31.05.2005 - 22:27
Çalışmalarıyla 2000'de Nobel'e aday gösterilen, Dünya Hidrojen Enerjisi Konseyi Başkanı Prof. Nejat Veziroğlu, çevresine "manevi kızım" diye tanıttığı Ayfer Kale ile önceki yıl hayatını birleştirdi. Üç ay önce yeniden baba olmanın heyecanını yaşayan 83 yaşındaki Veziroğlu ile kendisinden 44 yaş küçük eşinin Lili Ferruh adında bir kızları oldu.
Hidrojen enerjisi çalışmalarıyla dünyaca tanınan namı diğer "Hidrojen Baba" Prof. Dr. Nejat Veziroğlu, araştırmaları ve dünyanın dört bir yanından gelen konferans davetleri arasında koştururken aşkı hemen yanı başında buldu. Veziroğlu, çevresine "manevi kızı" olarak tanıttığı Ayfer Kale (39) ile 2006'da sade bir törenle evlendi. Şu an Miami'de bebeklerini büyüten Veziroğlu çiftinin aşk hikayesini, eşi Ayfer Veziroğlu Milliyet'e anlattı.
Lisede hemşirelik okudum. Ama sonra Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi'ne girdim, mezun oldum. 1998'de İngilizce öğrenmek için ABD'ye gittim. Miami'de kalp krizi geçirdiği için hemşire arayan Prof. Veziroğlu ile tanıştım. Ona yardımcı oluyordum. Bu sırada dil okulunu bitirmiş, mastır programına da kabul edilmiştim. Nejat Bey ödül olarak beni Tokyo'da bir hidrojen konferansına götürdü ama bir geceliğine sürpriz yapıp Hawaii'deki Hilton'da rezervasyon yapmış. O gece mehtap vardı ve sahilde yürürken evlenme teklif etti, çok romantikti. Nejat Bey, iyi bir insan, çok değerli bir bilim adamı, fakat aramızdaki yaş farkından bunu aileme söyleyemeyeceğimden, ömrüm yettiğince onu yalnız bırakmayacağıma söz verdim.
Nejat Bey, illa kanuni olarak aramızda bir bağ olsun istiyordu. Ben de 'Manevi kızın olayım' dedim. Avukatımız annem babam sağ olduğu için bunun mümkün olamadığını söyledi. Başka bir çözüm yolu bulduk, beni mirasına çocuklarıyla aynı haklara sahip olacak şekilde kaydettirdi, herkese 'Manevi kızım' dedi. 2002'den itibaren dünyanın birçok ülkesine gidip toplantılara katıldık, ona asistanlık ettim, sağlığıyla ilgilendim. Kısacası Nejat Bey'in hayatını idare ediyordum. Giderek onun hayatı benim hayatım oluyor, benimki onunkine karışıyordu. Aramızdaki bağ giderek kuvvetleniyor bu, 'baba-manevi kız' sevgisi yerini tüm sevgileri kaplayacak yeni bir sevgiye dönüşüyordu. Birbirimizin her şeyi olmaya başlamıştık.
2004'te annemi beyin kanaması sonucu kaybettim. Babam da iki yıl sonra vefat etti. Bunun üzerine Nejat Bey, 'Bak hesap verecek kimse yok, hadi gel evlenelim' dedi. Kabul ettim.
Küçük bir seremoniydi. İkimizin de çok akrabası vardı ve hepsini çağırmamız mümkün değildi, birini çağırıp diğerini çağırmasak olmazdı. Sonunda hiç akraba çağırmayıp sadece birkaç yakın arkadaşımızı davet ettik. Polat Otel'e gittik, kral dairesi ile bazı dostlarımız için süitler kiraladık. 22 Temmuz 2006 sabahı imam nikâhımız kıyıldı. Aynı gün 19.00'da resmen evlendik.
Hamile kaldım. Nejat Bey hamileliğim boyunca biraz heyecanlıydı. Şekerim de çıktı. O da şeker hastası olduğundan ikimizinkine beraber bakılıyor, aynı şeyleri yiyor, beraber egzersiz yapıyorduk. Bir gün aniden tansiyonum yükseldi. 3 gün hastanede kaldım. 14 Kasım 2007'de 10.00'da bir toplantıya gittik. 10.50'de sancım başladı, hemen hastaneye gittik. Beni hemen içeri aldılar, işlemlere başladılar. Nejat Bey'i içeri almak istememişler, ama içeri girmeyi başarmış. Yüzü bembeyazdı, belli ki bana bir şey olacak diye korkuyordu. 17.14'te kızımız Lili Ferruh dünyaya geldi.